|
Bir Akdeniz Tablosu ARSUZ | ||
![]() |
İskenderun’un 32 km güneyinde, Akdeniz kıyısındaki bu tatil beldesi, gezenler üzerinde huzur ve güneşin sıcaklığıyla gelen yanık bir mutluluk hissi bırakıyor. Plajları ile turizmde adını duyuran Arsuz yemyeşil dağlarla, masmavi deniz ve gökyüzü arasında bir cennet adası gibi duruyor. Ortasından geçen Arsuz Çayı, Akdeniz’e süzülürken büyüyor Arsuz… Arsuz bir tatil beldesi olarak küçük olabilir fakat, renkli kültürüyle insanlarını tanımak için yıllarınızı vermeniz gerekebilir. Bir kültür mozaiği olan yöre, Hristiyan’ı, Müslüman’ı, Türk’ü Arap’ı ile birçok zenginliği içinde barındırıyor. Yöreye başka bir isim aransa herhalde, hoşgörü coğrafyası denirdi.

Ancak Arsuz’u gezerken tarihi eserlerinden çok, yaşam biçimlerine, insanlarına ve doğal güzelliğine ilgi duyacaksınız. İskenderun’dan Arsuz’a sahil boyunca dar bir yoldan ilerliyorsunuz. Yeni yapılmakta olan İskenderun-Arsuz yolu yarım kaldığı için geliş-gidiş trafiğinde sıkıntılar yaşanabiliyor. Ancak Arsuz’a yaklaştıkça sanayiden ve kirlilikten uzak bir sayfiye yöresine geldiğinizi hissediyorsunuz. Geniş yolları ve iki-üç katlı evleri ile ağaçlar arasındaki bu yerde, zaman mevsime göre akıyor. Yazlar hızla akarken, kışlar ağır ağır yaşanıyor. Beldenin geçimi genelde balıkçılık, narenciye ve yazın turizme dayanıyor. Bir de yurt dışında Almanya ve Arabistan’da çalışan işçilerinde yöreye önemli bir katkısı var.

Burası bir sayfiye yeri olduğu için, yerli halktan sonra burada yazlık villarını yapanlar önemli bir nüfusa sahip. Özellikle sarı papatyalarla çevrili Serintepe bölgesi lüks villalarıyla Akdeniz’e yükseklerden bakıyor. Arsuz’un mahallelerinde Akdeniz’e bakan siteler geniş yer tutuyor. 33 kilometrelik sahil şeridinde neredeyse bir kilometre aralıklarla siteler taş duvar gibi Akdeniz’e karşı yükseliyor. Ev sahipleri genelde bu gösterişli binaları yazları kullandığı için yaz ve kış nüfusu arasında büyük bir farklılık yaşanıyor.

Arsuz’un en yoğun ve turistik açıdan en ilgi çeken bölgesi, buranın merkezi diyebileceğimiz Uluçınar’dır. Uluçınar sahili boyunca evler birbirinin önünü kesmeyecek şekilde inşa edilmiş. Arsuz Çayı, üzerinden geçen köprü, meydan ve Arsuz Oteli ile karşımıza muhteşem bir Akdeniz tablosu çıkıyor. Arsuz meydanındaki otel gerek mimarisi gerekse geniş alanı ile Akdeniz’e uzanıyor. Arsuz Çayı’nın Akdeniz’e döküldüğü noktada bulunan Arsuz Oteli’nin hemen yanında klasik bir Arsuz evi var. Restore edilen bu iki katlı evin geniş bahçesinin yolu renkli çakıl taşlarıyla döşenmiş. Geniş mutfağı, yüksek tavanı ve beyaz boyası ile burası geniş mekan özlemini gideriyor. Burada yeni yapılmış binalar çok katlı. Ayrıca site şeklindeki yapılaşma daha yoğun görülüyor. Burada mahalleler sitelerden oluşuyor.

EFSANELER YÖRESİ ARSUZ
Arsuz zengin bir tarihe ve kültüre sahip olur da efsaneleri olmaz mı. Efsaneler o yöre halkının şekillendirdiği bir başka gerçeklik değil mi. Hiç kuşkusuz Arsuz’un bugünde ziyaret edilmesini sağlayan en önemli efsane Meryem Ana efsanesidir. İnanışa göre Meryem Ana bu bölgeden geçerken, Hacı Ahmetli köyünün hemen bitişiğinde bulunan dağ kesimindeki bir göle girerek yıkanmış. Ancak, günahkar bir kadın burada banyo yaptığı için buradaki göl kurumuştur. Her yıl Ağustos ayında Meryem Ana’nın yıkandığına inanılan ve kutsal kabul edilen bu yeri birçok Hristiyan ziyaret ediyor.


TURUNÇ ve PORTAKAL ÇİÇEKLERİNDEN ÇİÇEK ÖZÜ SUYU
Çiçek suyu, yöre halkının turunç çiçeğinden yaptıkları ilginç bir tat. Yemeklere tat katan bu ekşi suyun hazırlanması bir hayli zaman ve emek alıyor. Bir Arsuzlu kadının evine konuk olduğumuzda nasıl yapıldığını görüyoruz. Turunç çiçeği kaynayan suyun üzerindeki bir bölümde, suyla hiç temas etmeden, buharla damla damla şişeye özünü bırakıyor. Aynı rakının damıtılması gibi yapılıyor bu işlemler. Bir kazandan 4 şişe çiçek suyu çıkarılabiliyor. Sonuçta ortaya çıkan çiçek suyu sağlık ve lezzet kaynağı olarak yemeklere ekleniyor.
TÜRKİYE’NİN TEK HRİSTİYAN BELEDİYE BAŞKANI FUAT SÜME
Arsuz’un diğer bir önemli özelliği de çok renkli kültürünü yansıtan belediye yönetimi. Türkiye’nin tek Hıristiyan Belediye Başkanı Fuat Süme, 2004 yılından bu yana ekibiyle birlikte Arsuz’lular için çalışıyor. 1966 yılında

1989 yılında Ziraat Fakültesi’nden mezun olan Arsuz Belediye Başkanı Fuat Süme, aynı zamanda Türkiye’nin tek gayrimüslim belediye başkanı olarak da öne çıkıyor. “Buraya ecdadım 1574 yılında gelmiş. Arsuz Kasabası’nı kuranlar benim ecdadımdır” diyen Süme, Arsuzlular’la aynı toprakların insanı olarak yakın bir ilişki içinde. Arsuz’u ise şöyle dile getiriyor: “Neredeyse bütün güney sahillerimizi gezdim ama Arsuz’un ayrı bir yeri var. Hem Arsuz Çayı’nın Akdeniz’le birleştiği yerde olması, hem de dağın çok yakın olması gibi bütün doğal unsurlar bir arada. Havası insanları dinlendirir. Arsuz da her şeyi aynı anda bulabilirsiniz. Memurlar buraya ilk gelişlerinde sürgün geldik diye bakarlar. Bir deyim vardır; ‘Buraya gelirken ağlarlar ama giderken de ağlarlar’”.
Fuat Süme, yönetim anlayışını ve son birkaç yılda Arsuz’da tanıtıma verilen ağırlığı şöyle anlatıyor: “Belediyenin görevi sadece

Fuat Süme, beldenin turizm potansiyeli ile ilgili olarak şunları söylüyor: “Arsuz’un Meryem Ananın yıkandığı varsayılan Seydi’siyle, Cleopatra’nın gemilerinin yanaştığı limanıyla, kral mezarlarıyla, 1778’de yapılan

Arsuz Belediyesi: (0326) 643 33 34
Arsuz Oteli: (0326) 643 24 44
0 Comments:
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)